Bugün 9 yaşındaki kızım;
“Aslında yaşam bir rüya, o yüzden ‘ölüm’ gerçek yaşam anne ben öyle düşünüyorum,” dedi.
“Bunu sana düşündüren nedir?” diye sorduğumda aldığım cevap;
“Öyle hissediyorum” oldu…
Daha 9 yaşına yeni girecek…
Boğazım düğümlendi.
Çünkü bende çoğu zaman öyle hissediyorum.
Ve bir anne olarak o an tek yapabildiğim onu yanağından öpmek ve sıkıca sarılmak oldu.
Destan 9 yaşına gelene kadar önce babamı, sonra köpeğimiz Maylo’yu, kedimiz Ariel’i, anneanneciğim ve anneciğimi kaybettik.
Ben o yaşlardayken en fazla muhabbet kuşlarım ölmüştür.
Yaşadıklarından (yaşadıklarımdan) o kadar çok etkilenmiş ki…
Bugün yaşamın rüya, ölümün gerçek olduğunu hissediyordu.
Ben kızımın yaşlarındayken bir rüya görmüştüm unutmuyorum;
Kayıkla bir denizde tek başıma gidiyordum. Hava bahar havası. Birden manzaraya çarptı kayığım. Nasıl yani? Ellerimle korkarak yokladım. Duvara gerçek gibi resim çizilmiş, aslında kurgu bir hayatın içindeymişim. Ağlamaya başlayıp “Nedeeeeen?!!” diye bağırdığımdaysa, ilk okul öğretmenimin sesi yankılanmıştı etrafımda “ÇÜNKÜ BİZ ÖYLE İSTİYORUZ!”
Unutamadım bu rüyamı. Ve hep hayatı sorguladım. Herkes gibi… “Neden” en çok kullandığım sözcük oldu beynimde belkide…
30’a 1 kala çoğu “Neden” diye sorguladığım şeylerin cevapları var artık.
Ama sanırım tek cevabını alamayacağım şey;
Nasıl ve neden yaşamın bir rüya, ölümünse gerçek olabileceği..?
İhtimallerse net değil.
Klişe ama rüyalar gerçek değil.
Ve evet gerçekler de rüya değil.
Uyanmak nedir unuttum annemden sonra…
Gözlerim açık uyuyorum her gün.
Hayat akıyor, iklimler değişiyor, günler geçiyor, çocuklar büyüyor…
Ben uyuyorum.
Bazen rüyalarımda yaşıyorum. Çıkmak istemiyorum o dünyadan.
Çok özlüyorum anneciğim ve anneanneciğimi.
Geçen sabah annemin arkası dönük, tam yanına gittim yanağından öpeceğim, yüzünü göreceğim…
Benim küçük kız geldi uyandırdı “anne” diye.
Oysa ki ben “anne” diyecektim rüyamda…
Bir yandan kahroldum, uyumaya, rüyama devam etmek istedim.
Anneciğimi görecektim.
Öte yandan da benim anneme duyduğum özlem ve sevgiyi
Her an benim için besleyen ve bana “anne” diyen bıdıklarım için şükrettim.
Ama yine de her gece yatmadan önce penceremden yıldızlara bakar, anneciğimi ve anneanneciğimi ararım.
Rüyalarımı seviyorum.
Bana özümü anlatıyorlar.
Bana benliğimi hatırlatıyorlar.
Verdiğim değerleri, gördüğüm sevgileri sonsuzlaştırıyorlar.
Bu yazdığım satırlara bakınca şimdi, rüyalarım olmasaydı çoğu şeyin üstesinden bu kadar güçlü gelemeyeceğimi anlıyorum.
İnsan; annesinin sanki sonsuza kadar yaşayacağını sanıyor.
Kaybedince de aklı almıyor.
Rüyalar…
Hayata tutunmamı sağlıyor.
Teşekkür ederim rüyalarım.
13.04.2021
Mona Çalış